Bloğumda İlk yazıma başlarken bu işe nasıl başladığımla ilgili anılarımı paylaşmak istiyorum.
1990 yılında Genel Koordinatörlük yaptığım dönemde; Denizcilik camiasına olan yakınlıktan ötürü zaman zaman Gemi sahiplerinin Tekne ve Makine Sigortası için o dönem sadece Türkiye de tek bir Sigorta Şirketinin tekelinde olmasından dolayı sıkıntılarını dinliyordum.
Rekabetçi ortamın olmadığı Monopol yapılarda başta ekonomik olmak üzere ticari anlamda sıkıntılar doğması ve Talep sahiplerinin bu yapı içersin de hiç bir yere kımıldayamadan sıkışıp kalması doğaldır. Monopol yapılar da rekabet ortamı oluşmadığından belli kalıplar ve istenilen fiyatlar üzerinden arz oluştururlar ve doğal olarak bu verilen hizmetin kalitesini etkiler, bunun sonucu da bu ortam talep sahiplerini mutsuz eder.
O dönem 22 yaşında idealist bir işletmeci olarak, birazda Üniversite son sınıfta staj dönemi ve sonrası başarılarım dan güç alıp , can çekiştiğim komada kendi kendime söz verdiğim gibi kendi Şirketimi kurmaya ve bu yapıyı bozmak için ne gerekiyor ise yapmaya karar verdim.
Sırf Tekne ve Makine Sigortası yazması ve bu teminatı vermesi için Türkiye deki bir özel sektöre ait o dönemin büyük Sigorta Şirketlerinden birini ikna etmem tam 7 ayımı aldı.
Bu süre zarfında 1991 Ocak ayında ilk Şirketimi kurmuştum. Sırf bir Şirket nasıl kuruluyor diye A dan Z ye Şirket kuruluşunda değerli bir tanıdığım sayesinde her adımı bizzat kendim yürüterek Şirketin kuruluşunu yaptım.
Gerçekten o dönem çok meşakkatli bir süreçti. Ama yılmadım. Bir yandan Şirket kuruluş işlemlerini yapıp, bir yandan Sigorta Şirketinin kapısını aşındırıyordum.
Sonunda başarmıştım. Hem Türkiye deki monopol yapıyı bozup , başka bir Sigorta Şirketini Denizcilik Sektörüne Tekne ve Makine Sigorta Teminatı vermesi için ikna etmeyi başarmış, hem de ilk Şirketimi kurmuştum.
Ancak başka önemli bir husus vardı. Gemi Sigortalarını ki o dönem benim için ilk etapta önemli husus; Tekne ve Makine Sigortalarını en geniş kapsamda öğrenmekti.
O dönemde işe ilk başlayan Sigorta Acenteleri için 3 ay zorunlu Sigortacılık eğitimi vardı. Bende bu eğitimi aldım. Ancak benim branşım başka idi ve bu husustaki eğitimde pek yeterli değildi.
Benim amacım ;sadece Gemi Sigortacılığı branşında uzmanlaşıp, bu branşta hizmet vermekti.
Bu işi başardığımı duyan tanıdık Gemi sahipleri duruma çok sevinmiş, bir an önce Sigorta Şirketlerini değiştirmek için Poliçe vadelerinin dolmasını bekliyordu.
Onların bana duydukları bu güven şüphesiz; bir önceki dönemde Reklam ve Halkla ilişkiler üzerine daha önceki iş tecrübemde , bu alanda Ülkemizdeki ilk'leri başarmam, önemli projeleri gerçekleştirip, kısa zamanda İş piyasalarında adımı duyurmam ve büyük Holding'lerden iş teklifleri almamdan dolayı idi.Ayrıca Ticari anlamda çalıştığım Şirketleri zarardan kurtarıp , yüksek kar'lar etmelerini sağlamam olmuştu.
Eğer biri size güvenmiş ise onu hakkını vermek lazım. Bu büyük sorumluluk karşısında , benim yapmam gereken en hızlı şekilde bu işi temelinden öğrenmekti.
Bu alanda yurt dışında eğitim veren ne kadar Üniversite , ne kadar yayınlanmış kitap, inceleme, uzman , kanun var ise hepsini teker teker araştırdım, temin ettim. Eğitimimi almaya başladım.
Tabi ki konu çok teknikti . Çok iyi irdelemek gerekiyordu.
Hangi Gemiye, yaşına , tonajına, tipine göre ne teminatlar alınmalı idi. Ek klozlar ne idi. Hiç bir boşluk kalmamalı idi.
Şirket kurulduktan 3 ay sonra ilk Gemim geldi. Ben bu 3 ay boyunca örnek Gemi Poliçelerinin de üzerinde çalışarak, bir yandan eğitim alıyor , bir yandan deli gibi ders çalışıyordum.
İlk Gemi Poliçem yazılmış , Türkiye'de sonunda bir ilk'i başarmıştım. Monopol yapı sonunda yıkılmıştı.
Talepler artmaya başlamış, ayda 30 -40 Gemi Poliçesi basılmaya başlamıştı. Ancak başka bir sorun dikkatimi çekmişti "Develüasyon Bazlı Poliçeler" . Bu da başka bir ironi idi. Gemi değeri Döviz üzerinden işlem görürken, Gemi Poliçelerinde prim TL , Gemi değeri de Döviz karşılığı TL idi. Ayda bir kur artışına göre Gemi değeri "Develüasyon Klozuna "göre kur farkı üzerinden ek Zeyl ile Poliçe 'ye ilave yapılıyordu.
Tabi ki sakıncalı bir durumdu. Özelikle ilerleyen yıllarda Gemi Sahiplerince alınmaya başlana daha büyük tonajlı Gemiler ; Yurt dışındaki Bankalardan Kredi ile alınıyor, Konuya vakıf bu Yabancı Bankalar hem Lloyd's güvencesi istiyor, hem bu tarz Poliçeleri kabul etmek istemiyor hem de ayrıca " Mortgage Insurance" talebinde bulunuyorlardı.
Sonunda gene Sigorta Şirketi ile ikinci bir round başladı. Oda Döviz bazlı Poliçeler.
Sonunda ikna olmuşlardı. Çünki Denizicilik Sektörü daha büyük tonajlara kaymaya başlamış ve buda yabancı Kredi mecburiyetini getirmişti.
Döviz bazlı Poliçeleri uygulatmaya soktuk. Oluşturulmasını istediğimiz yapı "Türk Parasını Koruma Kanunu"nuda göz önüne alarak ; Gemi değerleri Döviz cinsinden yazılması, primler ve hasar ödemeleri döviz bazında yazılmaya başlanması şeklinde idi. Poliçelere" hasar ödemeleri ,hasar ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Döviz Satış Kuru üzerinden hesaplanarak karşılığı TL olarak yapılacaktır" ibaresi eklendi. Tahsilatlar döviz bazında yapılıp, muhasebeleştirmesi ödeme günündeki "Merkez Bankası Efektif Döviz Satış Kuru" üzerinden yapılmaya başlandı.
Diğer yandan ; Yabancı Bankaların Lloyd's güvencesi şartı zaman zaman zorlayıcı faktör olarak karşımıza çıkmaya başlamıştı.
Tek kurtarır durum; o dönem Lloyd's ve diğer yabancı Sigorta Marketleri direkt teminat vermiyor , sadece Sigorta Şirketleri kanalı ile Reasürans bazında teminat veriyordu. Buna çözüm" Mortgage Insurance" ı bulmuştuk. Sigorta Şirketinin Londra' da ki Brokeri ,Sigorta Şirketinin Reasörörlerinden bu Poliçe'yi temin edip, hem ilgili Banka'ya hem de Sigorta Şirketine gönderiyordu.
Burada o dönemde yapmak gereken Lloyd's ve Lloyd's Brokerlerine; Türk Armatörlerini tanıtıp, Tekne Sigortacılarının, Brokerlerin ve Reasörörlerin dikkat ve ilgisini çekmek gerekiyordu.
Bu esnada çok fazla Geminin bizim kanalımızca , alışıldığın dışında Ükemizdeki başka bir Sigorta Şirketinden yazılmaya başlanması , bazı Lloyd's Brokerlerinin dikkatini çekmeye başlamış ve bizimle temasa geçmeye başlamalarına neden olmuştu.
Bazı nedenlerden, yabancı Sigortacıların Gemilerimizden uzak durması , önyargılı olmaları bu görüşmelerde dikkatimi çekmeye başlamıştı.
Yapılacak en iyi şey Halkla İlişkiler becerimi kullanıp, Türk Armatörlerini bu yabancı Sigortacılara, Brokerlere tanıtıp, anlatmak ve birebir tanıştırmaktı.
O dönem hem Deniz Ticaret Odasının , hem de yanlış hatırlamıyorsam Armatörler Birliğinin bazı kitapçıklar halinde basılmış, Türk Denizcilik Firmalarının tanıtımını içeren kitapçıkları kullanarak; bu tanıtımları İngilizce 'ye çevirdim. Görüşmelerimizde
Llody's Brokerlerinin oluşan bu önyargı, tereddütlerini iyice irdeleyip,
cevap ve karşılıklarını verecek cevaplardan oluşan en büyük Denizcilik Şirketlerinden , orta Ölçekli Denizcilik Şirketlerine kadar İngilizce tanıtım Dosyaları hazırladım.
Artık Donanımlı idim. Beni ziyarete gelen her Lloyd's Brokerine bu Dosyaları verip, alın inceleyin, sonra konuşalım , sizleri Ülkemizin önemli Armatörleri ile tanıştırayım, yakından tanıyın, görün, ziyaretiniz esansında İstanbul civarında olan Gemiler varsa gidip, görelim, göreceksiniz ki; Armatörler Gemileri konusunda geleneksel olarak Gemilerine çok bağlıdırlar , onalar çok iyi bakarlar , her geçen gün daha da profesyonelleşmek için çok büyük emek ve çalışmalar , yatırımlar yapıyorlar, bunları hem bu Dosyalarda okuyup, görün, hem yakından tanıyın, hemde bu Gemileri mümkün olduğunca yakından görün diyordum.
Ardından Londra'yada gidip; Willis Faber'dan Lambert Fenchurch' e kadar ilk 7 deki tüm Brokerlere ve onlar kanalı ile o dönem tanıştığım tüm Lloyd's Underwriterlarını bu Dosyaları verip, Türk Armatörlerini, Türk Denizciliğini anlattım. Tam 2 yılımı aldı.1994 de artık tüm yabancı Brokerler, Lloyd's Underwriterları, Adjuster 'lar Türkiye'yi Beni, Denizcilik Şirketlerini sık sık ziyaret etmeye başlamıştı. Bu esnada başka Türk Sigorta Şirketleri de bu teminatı vermeye başladı.Yeni aracı Firmalar kuruldu.
Sektörel bağlamda piyasalar dengesi oluşmaya başlamıştı.
her Gemi sahibi artık bir değil, bir kaç Şirketten fiyat alabiliyor, karşılaştırma yapabiliyor, serbest piyasa ekonomisi sonucu her Şirket Reasürans Sözleşmeleri çerçevesinde istediği fiyatı uygulayıp , aşağıya çekebiliyordu.
Artık Yurt dışındaki Underwriter'larda Türk Armatörlerini daha yakından tanıyordu.
Bu durum yabancı basınında dikkatini çekmişti, Sık sık yabancı Gazetecilerden röportaj talepleri almaya başlamıştık. Bu yayınlar ve röpörtajlar sonrası, yurt dışındaki bazı yabancı Armatörlerinde dikkatine çekmeye başlamıştı. Gerek Türkiye deki meslektaşları , gerekse bu Dergiler ve gazeteler ile temasa geçerek, bize ulaşmaya başlamışlardı.
Başta Rusya, Ukrayna olmak üzere öyle çok Gemi Sigorta talebi gelmeye başlamıştı ki; hepsine yetişmek teker teker incelemek, Yurt dışındaki bağlantılarımızı ve Sigortacı Dostalarımızın güvenini sarsmamak için bu talepler üzerinde teker teker çok dikkatli çalışmak gerekiyordu. Tabi ki Ülkemizdeki Sigorta Şirketleri Yabancı, Bayraklı, sahipli, işletmecisi olan bu Gemilere teminat veremiyordu.
Bunları direk Londra'ya gönderiyorduk.1995 de Brokerlik Şirketlerinin kurulmasına izin verilmesi ile sadece Yabancı bayraklı, sahipli ve işletmecisi olan Gemilere Sigorta Brokerlik Hizmeti veren ikinci Şirketimi kurdum.
Tüm bu Gelişmeler esnasın da ; Yabancı Bankalar tarafından, Alınan Gemilerin tonajlarının ve Kredi tutarlarının büyümesi sonrası; direkt Yurt Dışı Plasman bazında Poliçeri kabul etmeleri sonucu; ilk Şirketimiz kanalı ile Londra'daki bağlantılarımız üzerinden direkt Lloyd's plasmanlı Poliçeler , teminatlar temin edilmeye başlanmıştı.
Bir kaç yıl sonra ;Yurt dışındaki Gemilere Kredi veren en büyük Bankalardan birine ilk defa bir Türk Sigorta Şirketinin Poliçesini kabul ettirdik. İlk defa yabancı bir Banka Lloyd's dışında ve bilinen A+ Security Sigorta Şirketlerinın bulunduğu Ülkeler dışında başka bir Ülkedeki , Ülkemizdeki Sigorta Şirketinin Poliçesini ve teminatını kabul etmiş oldu.
Yazının devamını bir sonraki yazımda bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder